Karaman İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü

Receb-i Şerif Törenleri

Recep Ayının ilk perşembesinin Reğaib Kandili olduğu malumdur.Reğaib Kandili yalnız Karaman’da özel bir törenle kutlanır.Bu törenin sebebi de şehirdeki Darul Huffaz (Hafızlık okulları)’da Kur’an’ın tamamını ezberleyip,icazetname almaya hak kazanmış hafızların diploma almaları için yapılan tören ve ziyafetlerin, sebebinin o günlerinde yapılmasındadır.

Recep Ayının ilk perşembesinden birgün evvel, şehrin dellalı çarşının münasip semtlerinde:

ALLAH’U AZİM’Ü-Ş ŞAN BU AYLARA -,BU GÜNLERE YİNE ERİŞTİRMEK NASİP VE MÜYESSER EYLESİN? AMİN;PADİŞAH ALEM PENAH EFNDEMİZİN ATINI EŞKİN, KILICINI KESKİN, DÜŞMANINI MÜNHEZİM EYLESİN. AMİN. HÜCCAC-I MÜSLİMİNE VE ASAKİR-İ İSLAMİYYEYE BERREN,BAHREN SELAMETLER İHSAN BUYURSUN.AMİN. YARINKİ PERŞEMBE GÜNÜ SABAH NAMAZINDAN SONRA SAAT...DA..........CAMİİ ŞERİFTE RECEB-İ ŞERİF DUASI VARDIR. DUADAN GAFİL OLMAYALIM.

tertibindeki ilan ve uyarısını yaptıktan sonra, o perşembe günü hafızlık izni verilecek olan hafız adaylarının evlerine de varılarak yukardaki ilan her hafız ailesi evi önünde tekrarlayarak töreni duyururdu.Bu sevinçli havadis hafız çıkacak olan ailenin fertlerini büyük bir sevinçe garkederdi. Sevinçlerinden doğan aşırı bir cömertlikle dellala bağış ve hediyeler verirlerdi.

Perşembe günü yapılacak olan tören Karaman’ın en büyük camilerinden Dikbasan veya Araboğlu camilerinden birisinde olup, hafızlık mezuniyeti alacak hafızların aileleri arasında, en zengin olanının bal veya şeker şerbeti masraflarını üzerine almasıyla yapılırdı.Cami seçme işi de masrafları yapan ailenin hakkıdır.Bazı yıllarda,camii seçme işi, aileler arasında tartışma ve küsüşmelere de sebep olmuştur.

Bir gün evvelinden, camiye büyük kazanlar getirilerek hazırlanır,sabahleyin de, erkenden şerbeti hazırlayacak aile,şekeri veya balı ezerlerdi.Eski yıllarda bal,pek çok ve ucuz olurdu.Çokça da bu masrafı üzerine alan ailenin kendi arılarının ürünü olurdu.

Bir taraftan da, bir hafta veya on gün evvelinden beri hafız aileleri evlerinde hummalı bir hazırlık sürdürülürdü.Hısım,akraba konu-komşu toplanırlar,mutlu bir görünüm içinde,şen , şakrak,ziyafet hazırlıkları ile meşgul olurlardı.

Hafızlık ziyafetlerinde genel olarak , pişmaniye hazırlanırdı.Pişmaniye ustaları gelir , saf sade yağından meyane kavrulur, şeker ezilir, kıvama getirilirdi.Bir uçtan da, hazırlanacak pişmaniyeleri kotarmak için, konu-komşu, evlerinden irili ufaklı bakır siniler getirilir,hazırlanan pişmaniyeler üç-beş veya deha fazla sinilere konulurdu.Aile gönül yönünden de zengin ise,sinilere konulacak pişmaniyenin yarı katı arasına , dövülmüş ceviz de konularak bu tür pişmaniye sinileri basılırdı.Bu basma işi, pişmaniye konulan sininin üzerine,diğer bir boş sini kapatılır, üzerine birisi çıkar, ayakkabı ile hafif hafif çiğnemek suretiyle ceviz ile pişmaniye sıkıştırılmış olur, sonra da pişmaniye baklava biçimi kesilirdi. Bu tür hazırlanan pişmaniyeler çok nefis olurdu.Bu arada pişmaniye ile birlikte çeşitli yemekler de hazırlanarak evde ziyafetler verilirdi.

Perşembe günü, sabah namazından sonra, camide dua vakti gelinceye kadar , münasip bir hoca tarafından vaaz yapılır, vakit gelince yaşlı hafızlar mihrabın karşısında yer alarak , kısa kısa aşırlar okurlar , Vücuh okuyan kurra varsa, onlar da okuyacakları aşrı, vücuh üzre okurlardı.

Evlerinde olanlar veya başka camilerde sabah namazlarını kılanlar da yavaş yavaş bu camiye toplanmaya başlardı.

Bu arada, üzerlerinde yeni diktirilmiş, ilmiye kisvesi LATA(pardesü) ve fesleri üzerine ilk defa sarılmış, beyaz sarıklı hafız adayları ile, bu hafız adaylarına sağdıçlık edecek olan, bir iki yıl evvel hafızlık izni almış olan sağdıçları ve bu sağdıçların koltukları altında , süslü bir bohça olduğu halde camiye gelirler ve aşır okuyan hafızların kalktıkları yerlere, her hafızın sağdıcı, bohça içinde getirdikleri, kadife çakma veya Bursa işi, keçe üzerine, renkli ipeklerden motif işlemeli namaz seccadelerini sererler, körpe hafızlar da bu serilen seccadeler üzerine diz çökerek otururlardı. Bu seccadelerin, kendine göre bir usul ve tertiple ve gayet zarif bir eda ile serilmesi vardır ki; hocalar seccadeyi serecek olan sağdıçlara, birkaç gün evvelinden bu hususu gösterirler ve öğretirlerdi.

Yerlerine yerleşen körpe hafızların azlığına veya çokluğuna göre (mesela hafız adedi 15 ise), baş taraftaki hafız Kur’an’dan Tekasür suresinden başlayarak, sırası ile her hafız bir sure okur, 14. hafız Fatiha Suresini, 15. hafız da Bakara Suresinin ilk üç ayetini okuyup bitirdikten sonra, gür sesli yaşlı bir hoca veya hafız, “Sadakallah’ü-l azim” diyerek Kur’an okumasını sona erdirip, Arapça dualar okur, bu da bittikten sonra, memleketin en büyük kurrası (Kur’an okuma uzmanı) kim ise o zat mihrabın önüne geçer, gür sesli hocada el açarak Davudi bir sada ile dua ve temennilerini yapardı. Yakın tarihe kadar Karaman’ın en büyük kurrası Macarzade Osman Efendi idi. Dua faslı başlayınca, hafızların yakınları, birkaç koldan, kulplu büyük tepsiler üzerindeki şerbet kaseleri ile, hafif pembe renkli, gül kokulu şeker şerbetini veya bal renkli bal şerbetini dağıtmaya başlardı. Büyük hocanın duasından sonra, Amin denilerek bu ilahi tören sona ererdi.

Bu törenden sonra hafız adayları artık resmen hafız olmuş sayılırlardı.

Törenden sonra hafızların adres aldıkları hocaların evlerine, birer sini pişmaniye, baklava veya kurabiye; ailenin varlık durumuna göre bir sarı lira, elbiselik kumaşlar veya ufak tefek giyim eşyası gönderilirdi.

Yine o günlerde, hafızların evlerinde, kalabalık eş-dostlara ziyafetler verilir, bu suretle mutlu yaşanırdı.

Hafızlar da birleşerek, topluca bütün hafız ailelerin evlerine giderek birbirlerinin büyüklerinin ellerini öperlerdi.

Bu tören Karaman’da hala devam etmekte ise de eski ihtişam ve olağanüstülüğünü yitirmiştir.